16 Haziran 2015 Salı

KİTAP YORUMU***JEANIENE FROST-MEZARDAN UYANAN ( GECE AVCISI ROMANI )

JEANİENE FROST-MEZARDAN UYANAN***GECE AVCISI SERİSİ



Bir Frost Romanının Kapağını Her Zaman Mutlu Bir Beklentiyle Açarım." 
-Charlaine Harris-

Her zaman kazılacak bir mezar daha vardır!

Son zamanlarda hayat, vampir Cat Crawfield ve kocası Bones için sıra dışı bir şekilde sakindi. Ancak her an tetikte olmaktan vazgeçmemeleri gerektiğini en iyi onlar biliyordu... Şaşırtıcı bir sırrın ortaya dökülmesi, bütün dünyaya yayılacak bir savaşı önlemek için yeniden aksiyon dolu günler yaşamalarına neden olacaktı... Düzenbaz bir CIA ajanı, insanlarla ölmeyenler arasında tehlikeli bir gerilim yaratabilecek korkunç ve gizli aktivitelere bulaşmıştı. Şimdi Cat ve Bones, arkadaşlarını ölümden de beter bir felaketten kurtarmak için zamanla yarışmak zorundaydı. Çünkü açığa çıkardıkları her sır, daha ölümcül sonuçlar doğuruyordu.

Ve eğer başarısız olurlarsa, hayatları -ve sevdikleri herkesin hayatı- mezarın kıyısında sallanıp duracaktı.

"Kötülük, Doğduğu Kalpte İz Bıraksaydı, Kötünün Kalbi Kapkara Olurdu." 

"Tutkulu ve tahrik edici... Şehvetle ve aksiyonla dolu."
- Kresley Cole-

"HER SAYFASI SEKSİ VE GERİLİM DOLU. BU SERİYE RESMEN BAĞIMLIYIM."
-Gena Showalter-

"JEANIENE FROST'U MUTLAKA OKUNACAKLAR LİSTENİZE EKLEYİN." 
-Lara Adrian-

"Klasİk vampİr MİTLERİNDE dönüm noktası... JEANIENE FROST, BÜYÜK BİR BAŞARIYa İmza atıyor."
-Yasmine Galenorn-
(Tanıtım Bülteninden)


Cat ve Bones yepyeni maceralarıyla karşımızda.Ölen amcasının yerine geçen cıa ajanının insan ve ölmeyen ırkı arasında savaşa neden olacak deneyler yapmasını engellemek Cat ve Bones'un sakin geçen hayatını alt üst ediyor.Arkadaşlarının hayatını kurtarmak için çok az zamanı olan Cat kadim vampirlerle beraber hayatını ortaya koyuyor.Deneylerin yapıldığı gizli üsteki baskın sırasında öğrendiği gerçek Cat'in hayatını baştan sona değiştiriyor.Artık tek amacı bu sırrı ölümüne korumak.

Fantastik dalında yazılmış gelmiş geçmiş en iyi roman Gece Avcısı romanı.Cat ve Bones artık aileden biri gibi.Her maceralarını merakla bekliyorum.Sıkılmadan ve nefes bile almadan okuduğum üç seriden biri.Bu hikayede muhteşem olmuş.Okurken aksiyondan gerilimden hareket bile etmedim ve bitirmeden bırakmadım.
Yazar bu kitapta öyle bir sahne yazmışki tüm seriyi sevenlerin kalbi duracak.Şoktan çıkmam zaman aldı,İnanamadım.Cat ve Bones'un aşkıda bence diğer tüm fantastik aşklara göre bir numara.Çok şaşırtıcı olayların ve sırların dolu olduğu bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.Seriyi hiç okumamış olanların da çok şey kaçırdığını düşünüyorum.Muhteşem finaliyle devamının gelecek olması konusunda da ümitliyim.

KİTAP YORUMU***HOLLY BLACK-BUZKENTİN EN SOĞUK KIZI

HOLLY BLACK-BUZ KENTİN EN SOĞUK KIZI




"Kimse holly black gibi yazamıyor. Buzkent en sevdiğim fantastik roman mekânlarından biri oldu."
- John Green-

Buzkent tüyler ürperticiydi. Tana bunu herkesten iyi biliyordu. Görkemli bir kafes,
tehlikeli bir hapishaneydi. Lanetliler ve onlarla eğlenmek isteyenler için kusursuz bir mezarlıktı.

Tana'nın dünyasında Buzkent denen, duvarlarla çevrili şehirler vardı. Karantinaya alınmış canavarlarla insanların yaşadığı Buzkentler, av ve avcının bir arada olduğu kanlı bir hapishaneydi. Ve Buzkent'in kapısından bir kez içeri girince, bir daha çıkamazdınız...

Tana son derece sıradan bir partinin sabahında uyandığında, kendini cesetlerin arasında bulacaktı. Korkunç katliamdan onun dışında iki kişi daha sağ kurtulmuştu. Tana'nın sevimli eski erkek arkadaşı ve korkunç bir sır saklayan, gizemli bir genç adam. Tana; üçünün de hayatını kurtarmak için bildiği tek yolu izleyecek, doğruca Buzkent'in dehşet verici kalbine gidecekti.

"Zengin bir atmosfere ve karmaşık karakterlere sahip müthiş bir hikâye." 
-VERONICA ROTH, "Uyumsuz Üçlemesi"nin yazarı-

"Karanlık bir şölen. Okurken heyecan ve tedirginlikten yerinizde duramayacağınız bir roman." 
-Entertainment Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)

Dünya artık vampirlerle dolu.Buzkent adını verdikleri çevrili bir yerde yaşıyorlar ve herkes buraya gidip soğuk olma peşinde.Vampirlerin insanlara bulaştırdıkları virüse soğuk denilen bu yerde her şey var.Eğlence,zevk,sefa...

Tana virüs bulaşıp vampire dönüşen annesi babası tarafından öldürülmüş ve vampirlikten son anda kurtulmuş on yedi yaşında bir kız.Kızkardeşi ve babasıyla sıradan bir hayat yaşıyo.Bir gece arkadaşlarıyla beraber gittiği partide sabah banyoda uyanıyor.Ne olduğunu anlayamayan Tana banyodan çıktığında bir katliamla karşılaşıyor.Tüm arkadaşları vampirler tarafından öldürülmüş.Sağ kalan tek arkadaşı eski sevgilisi Adrian.Yatağa bağlı bulduğu Adrian'ın yanında birde bağlı vampir bulan Tana onlarıda kurtararak kana susamış vampirlerden kaçar.Kaçarken vampirlerden biri Tana'yı ayağından yaralar.Virüsü kapmış olabileceğinden endişelenen Tana artık eve dönemez.Kan açlığıyla kendine saldıran Adrian ve onu kurtaran esrarengiz yakışıklı vampir Gavriel'le beraber Buzkent'e doğru yola çıkar.Tek sorun Buzkent'e giren bira daha çıkamaz.Tana'nın tek bir hedefi var.Virüsü yenip vampir olmadan evine geri dönebilmek.

Güneşe çıktıklarında yanan klasik vampir kitaplarından biri.Okunabilir fena değil.Geri dönüşler çok karmaşık ve konuyla bağlantısızdı.Ne olduğunu nasıl olduğunu anlamak için aynı yeri bir kaç kere okudum.Tana çok güçlü bir karakterdi.Okurken hayran oluyorsunuz.Aşk adına pek fazla bir şey yok hikayede.Beklentiniz bu yöndeyse hayal kırıklığına uğrarsınız.En iyi yönü seri olmaması.Okundu ve bitti.Harika bir hikaye değil ama beğenenler çıkabilir.Tanıtımda dedikleri gibi heyecanlanıp yerinde duramadığım bir roman değildi yaniiii....

KİTAP YORUMU***JACQUELYN FRANK-JACOB ( GECE GEZGİNLERİ SERİSİ 1 )

JACQUELYN FRANK-JACOB**( GECE GEZGİNLERİ SERİSİ 1 )



Yedi asırdır kimse onu baştan çıkaramadı. Ama bu gece farklı olacak…


Zamanın başından beri var olan Gece Gezginleri, karanlığın gölgelerinde yaşamaktadır. İnsanlara âşık olmaları kesinlikle yasaktır ve bu kadim yasanın uygulanmasını sağlayan tek kişi İnfazcı Jacob'dır. Jacob insanlara karşı arzularına yenik düşen tüm Gezginleri, bahaneleri ne olursa olsun adalete teslim etmiştir. Yasak tutkulara, önüne geçilemeyen açlığa hatta ay lanetine karşı bile bağışıklığı vardır ve kendine hâkimiyeti tamdır… ta ki New York'un karanlık bir sokağında Isabella'yı görene dek. Jacob'ın aklında kadının hayatını kurtarmak yoktur. Fakat onu kollarının arasına aldığı an engelleyemediği duygulara kapılır ve birdenbire her şey değişir.



Birbirlerine karşı hissettikleri dayanılmaz cazibe kesinlikle yasalara aykırıdır ve Jacob'ın o ana dek inandığı her şey arzuların alevinde hızla yanıp kül olacaktır.
Gece başlasın!..



"Yepyeni bir ses, müthiş bir yetenek."
-Sherrilyn Kenyon-



"En leziz çikolatalar gibi, Jacob da yoğun, karanlık ve iştahınızı tatmin ediyor."
-Joann Ross-



"Jacob nefes kesen, büyüleyici sahneler ve unutulmaz karakterlerle dolu. Bu kitaba bayıldım!"
-Christine Feehan-



"Gece Gezginleri serisinin heyecan dolu ilk kitabında Jacob ile Isabella arasındaki romantizm gerçekten çok çekici. Yasak aşk, gizli kaderler ve bir ruh çağıranın yarattığı tehlike, okurları nefes nefese bırakıyor."
-Romance Junkies-
(Tanıtım Bülteninden)

Hikaye İblislerle ilgili.İblislerin insanlarla beraber olmaları yasaktır ve bu kurala uymayanlar infazcı adı verilen kişi tarafından ölümle cezalandırılıyorlar.Tek iblis infazcısı Jacob diğer iblislere göre kendine hakim olabilen tek kişidir.Bu yüzden bu görevi yüzlerce yıl başarıyla devam ettirir.İblisleri avlayan ruh çağıranlar yüzünden sıkıntılı günler geçiren iblisleri kurtarmak ve ruh çağıranları takip etmek amacıyla New York sokaklarında ava çıkan Jacob İsabel'le karşılaştığı sokakta kadının hayatını kurtarır.Onu kollarına aldığı anda başı beladadır.Kendine hakim olmasıyla övünen Jacob duygularının önüne geçemez.Artık tek istediği İsabeldir ve bunu elde ederse uyguladığı yasayı kendi bozduğu için ölümle cezalandırılacaktır.
Jacob'ın öldürmke için peşine düştüğü iblisi İsabel öldürünce her şey tersine döner.İblis kralı ve Jacob İsabel'i korumak için her şeyi göze alırlar.İblis öldüren bir insan hiç olmamıştır.Kehanete göre İsabel bir druiddir ve ikinci infazcı olarak kaderi yazılmıştır.

Yepyeni bir iblis serisi raflarda yerini aldı.Bir iki seri dışında iblisleri kötü yaratıklar olarak tanıdık.Yazar hikayesinde iblisleri diğer fantastik yaratıklardan daha üstün tutmuş.Melekler bile kötü görünür bu iblislerin yanında.Beni en çok şaşırtan şey iblislerin alkol yerine süt içmeleriydi.Bildiğin süt kuzuları bunlar yahu :D Hikaye tanıdık bilindik aslında.Dark serisi,Karanlığın efendileri gibi ünlü serilerle konu benzer.Ruh eşini bulan ve tehlikeli maceralardan sonra kavuşan ölümsüzlerin aşkları.Tabiki mutlu sonla biten finaller....

Kitabı çok zor okudum maalesef.İç sesler kitabın tamamını kaplamıştı.Macera,hareket ve aksiyon kısımları yok denecek kadar azdı.İlk kitapta bu kadar açıklayıcı olduğunu umarak serinin diğer kitabını okuyacağım.Çevirisininde kötü olduğunu düşünüyorum.Bayılmadan okuyabildiğim için de kendimi tebrik ediyorum.Tanıtımlarda söylenildiği gibi harika muhteşem hopteşem bir kitap değil yani.Okumadan önce serinin diğer kitaplarını beklemenizi ve yorumlara göre başlamanızı tavsiye ediyorum.


5 Haziran 2015 Cuma

KİTAP YORUMU***ŞANTAJ-HARLAN COBEN

ŞANTAJ-HARLAN COBEN



Matt Hunter geleceği parlak bir üniversite öğrencisidir ve bir kavgayı ayırmaya çalıştığı sırada birinin ölümüne sebep olur. Hayatına dair tüm hayalleri bir kâbusa dönüşen Matt, hapiste geçirdiği beş yılın ardından toparlanmaya ve hayatını yoluna koymaya başlamıştır. Eşi Olivia hamiledir, hayallerindeki eve kavuşmak üzeredir ve ağabeyinden devraldığı şirketin işleri yolundadır. Fakat Olivia iş seyahatindeyken Matt'in aldığı bir mesaj her şeyi tersine çevirmek üzeredir. Olivia'nın sırları bir bir ortaya çıkarken Matt de tekrar hapse girme riskiyle karşı karşıyadır.


"Coben'in en iyi yaptığı şeylerden biri karakterlerinin aklını ve kalbini okuyucuya yansıtmasıdır. Sıradan insanlar kendi halinde yaşarken birden suç ve kargaşa dolu korkunç bir dünyanın içine düşüverirler. Şantaj'da da aynen böyle oluyor, kitap o kadar sürükleyici ki bitmesin isteyeceksiniz."
-USA Today-



"Hitchcock'un filmlerinde yaptığı şeyi Harlan Coben kitaplarında yapıyor."
-South Florida Sun-Sentinel-



"Harlan Coben, sürpriz sonların ve elinizden bırakamayacağınız kitapların modern ustası…"
-Dan Brown-
(Tanıtım Bülteninden)


Üniversite öğrencisiyken karıştığı bir kavgada bir gencin ölümüne sebep olan ve beş yılını hapiste geçiren Matt Hunter,hayatını düzene sokmuştur.Abisinin ortağı olduğu hukuk firmasında yardımcı avukatlık işi ve mutlu bir evliliği vardır.Üstelik karısı Olivia hamiledir.Her şey mükemmel giderken işler bir anda tersine döner.Eşi iş seyahatindeyken Matt'e gelen bir mesaj hayatını alt üst eder.Çok sevdiği karısı ona ihanet ediyordur.Bu ihaneti ortaya çıkarmak isteyen Matt olayın peşine düşer ve Olivia'nın geçmişten gelen sırları tek tek ortaya çıkmaya başlar.Bu sırlarla beraber işlenen cinayetlerde ok Matt'i göstermektedir.Şimdi Matt hem cinayetleri işlemediğini ispat etmek hemde karısını korumak zorundadır.

Polisiye de favori beş yazarımdan ilkidir Harlan Coben.Hikayelerinde karakterlerle öyle bir bütünleşiyorsunuzki kendinizi hikayenin içinde buluyorsunuz.Tüm kitaplarında olduğu gibi bu kitapta harikaydı.Soluk kesici ve adrenalin yüklü hikayesi ile elimden bırakamadım kitabı.Yazarın her kitabında sürpriz sonlar sizi bekliyor.Katili asla tahmin edemiyorsunuz ve hiç ummadığınız kişi karşınıza çıkıyor.Bu kitaptada sürpriz bir final vardı.Son sayfaya kadar hikayede sürüklendim.Polisiye-gerilim sevenlerin elinden bırakamayacağı bir kitap.Tavsiye ediyorum.

KİTAP YORUMU***THE 100-KASS MORGAN

THE 100-KASS MORGAN



Onlar Yalancı, Onlar Hırsız, Onlar Asi, Onlar Kahraman Onlar İnsanlığın Kaderini Belirleyecek 100 Genç...


Yaşanan nükleer felaket dünyanın sonunu getirmiş, bu büyük felaketten sağ kurtulan insanlar 300 yıl boyunca Dünya'nın yörüngesindeki bir uzay gemisinde varlıklarını sürdürmüştür. Tükenmeye yüz tutan kaynaklarla koloniyi ayakta tutmaya çalışan yöneticiler, nüfusu kontrol altında tutmak için en sert tedbirleri almakta, hafif suçlar için bile idam cezası uygulanmaktadır. Öyle ki çocuk suçlular on sekiz yaşına geldiklerinde idam edilmektedir. Ama ölümlerini bekleyen bu gençlerin artık çok önemli bir görevi vardır. Gözden çıkarılmış genç suçlulardan oluşan 100 kişilik bir ekip, geçen zaman içinde yerleşime hazır hale gelip gelmediğini test etmek için Dünya'ya gönderilecektir. Koloninin geleceği, onların elindedir. 



100 ekibi farklılıklarını, geçmiş hesaplaşmalarını bir kenara bırakıp birleşmeli ve bilinmezlerle dolu Dünya'da hayatta kalmaya çalışmalıdır. Ama ihanetler, sırlar, henüz bitmemiş ve yeni başlayan aşklar gün yüzüne çıktıkça bir arada kalmaları gittikçe zorlaşacaktır.
(Tanıtım Bülteninden)

Nükleer felaketten sonra yok olan dünyadan kurtulan insanlar, bir uzay gemisiyle uzayda 300 yıl yaşamlarını sürdürürler.Üç koloniden oluşan bu gemide yaşama devam edebilmek adına çok sert kurallar vardır.En hafif suçlarda bile ölüm cezası uygulanmaktadır.18 yaşına bastıklarında tüm suçlular uzay boşluğunda ölüme terkedilmektedir.Teknik bir sorun yüzünden oksijenleri tükenmeye başlayan gemide yöneticiler tutuklu olan ve idamını bekleyen 100 genci dünyaya göndermeye karar verirler.Eğer bu 100 genç dünyada hayatta kalır ve dünyanın yaşanabilecek bir yer olduğunu doğrularlarsa kolonideki insanlar kurtulacak ve dünyaya geri dönebileceklerdir.Bu suçluların arasında doktor olan ailesi yöneticiler tarafından öldürülmüş ve kendiside ölüm cezasına çarptırılmış,doktorluk eğitimini tamamlayamayan Clarke ve peşinden sevgisi uğruna suç işleyip dünyaya onunla birlikte giden başkanın oğlu Wess'de var.Dünyaya ayak basan bu 100 gencin başına gelenler,yaşadıkları,aşkları ve birbirlerine karşı sert tutumları birarada yaşamalarını zorlaştırır.Dünyayı keşfetmeye başlayan bu gençler artık yaşam mücadelesi vermeye başlarlar.

Yine bir distopya yine hayal kırıklığı.Diziye çevrilen bir kitap olduğu için ilgimi çok çekmişti açıkçası.Muhteşem bir hikaye olduğunu düşünüp başladım ve sonuç hüsran oldu.Kitap başlangıçta harika gidiyor ve sizi içine çekiyor.İlerledikçe neler olacağını merak edip heyecanlanıyor okuyan.Ama ilerleme yok hatta bir durağanlık bir sıkıcılık.Dört karakter üzerinde durmuş yazar.Kim kimdir,suçu nedir,ne olmuş,nasıl olmuş anlayamıyor insan.Geri dönüşler çok karışık.Böyle olunca hikayeyi anlamak ve kitabın içine girmek mümkün olmadı benim için.Hikaye ve karakterler ilgi çekici ve merak uyandırıcı tabi yazar yazabilseydi :D Becerememiş katletmiş hikayeyi.Kısaca giriş muhteşem,gelişme felaket,son idare eder.Beğenmedim,beğenmedim,beğenmedim,

Kitaptan sonra merak edip diziye başladım.Eğer kitabı dizinin senaristi yazsaydı olay olurdu herhalde.Çünkü dizi için söyleyebileceğim tek şey MUHTEŞEMMMM. İki sezon çekilmiş diziyi iki günde tüm işimi gücümü bırakarak izledim.Nefes kesici,sürükleyici,tırnak kemirten karakterleriyle büyüleyici ve etkili bir işe imza atmışlar.Kitapta bizi sıkıntıdan öldüren Clarke,Bellamy ve Octavia'yı dizide muhteşem karakterler haline getiren senaristi ayakta alkışlıyorum.Üçüncü sezonu sabırsızlıkla bekliyorum.

KİTAP YORUMU***KURUCUNUN KIZI-AMY ANGEL

AMY ANGEL-KURUCUNUN KIZI


Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde yok edilmiş, sadece küçük bir grup hayatta kalmıştı. Geriye kalanları kimin yöneteceği konusunda Lattimer'lar ve Westfall'lar arasında çıkan savaşı Westfall ailesi kaybetmişti. Ve beş yıl sonra barış ve kontrol, her yıl yapılan bir törenle, kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerinin evlendirilmesiyle sağlanmaktaydı. 

Bu yıl benim sıram gelmişti. Benim adım Ivy Westfall ve görevim basitti: Başkan'ın oğlunu, müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak. Ama görünen o ki, Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz, zalim bir çocuk değil. Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir. Ama kaderimden kaçmama imkân yok. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim. Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım… 

"Bir oturuşta okudum. İ-NA-NIL-MAZ-DI! O nasıl bir sondu öyle?!" - Wendy HIggIns, Tatlı Şeytan ve 
-Tatlı Tehlike romanlarının yazarı-

"Etkileyici ve ince düşünülmüş bir dünya, merak uyandırıcı bir başlangıç, cesur bir kahraman." ?
- KIrkus RevIews-

"Güçlü karakterler, karmaşık ilişkiler, politik entrikalar ve ihanet, kitabı elinizden bırakmanıza engel olacak; daha fazlası için sabırsızlanacaksınız!" 
-School LIbrary Journal-

"Kurucunun Kızı'nda bir distopyada arayacağınız her şey var: tüyler ürpertici bir olay örgüsü, heyecan verici karakterler ve her kelimesi özenle yazılmış bir hikâye."
-InsIghtful MInds RevIews-
(Tanıtım Bülteninden)

Savaşın yok ettiği bir dünyada kalan , çitle çevrili bir avuç toprak parçasında hayatlarına devam eden bir topluluğun güç mücadelesini anlatan bir distopya Kurucunun Kızı.

Kurucunun kızı İvy ve Liderin oğlu Bishop evlenmek zorundadırlar.Çünkü bu toplulukta 16 yaşına gelen her erkek ve kız lider tarafından ayarlanan bir kanunla evlendiriliyorlar.Buna karşı gelenlerin ölüm cezasına çarptırıldığı bu geleneğin amacı nüfusu düzenli olarak arttırmak.İvy'nin tek amacı bu evlilik sayesinde Liderin oğlunu öldürmek ve babasının başa geçmesini sağlamak.Babası ve ablası tarafından bu görev için yetiştirilen İvy, Bishop'la evlenir ve amacını gerçekleştirmek için kolları sıvar.Ama gün geçtikçe Bishop'un ailesinin anlattığı gibi biri olmadığını anlar ve ailesinin amacını sorgulamaya başlar.Üstelik Bishop İvy'e uzun zamandır aşıktır.İvy'de Bishop'a aşık olunca her şey tersine döner.Ve İvy herkesi şok eden ama Bishop'u mahveden bir kararla bu işe bir son verir.

Bence en sıkıcı distopya olarak tarihe geçmeli.Baştan sona kadar ağır ve sıkıcı buldum.Kitap tek bir karakterin üstünde durmuştu.İç sesleri çok uzatmış yazar.Konu akıp gitmedi maalesef. İvy'nin düşünceleri,hareketleri ve yaşadıkları arasında dönüp duruyor hikaye. Sona kadar zor geldim.Ama Finali merak uyandırıcı ve şok edici yazarak beni dumura uğrattı yazar.Şimdi ikinci kitapta daha heyecanlı,sürükleyici ve akıcı bir hikaye bekliyorum.

Kısaca arkadaşlar ben beğenmedim ilk kitabı.İkinci kitapta fikrim değişir mi onuda çıkınca okuyup paylaşırım.

2 Haziran 2015 Salı



BİRTHMARKED SERİSİ - CARAGH M. O'BRİEN


DOĞUM LEKESİ (BİRTHMARKED)
Geleceğin dünyasında insanoğlu ikiye bölünmüştür.
Bir yanda son derece ihtişamlı ve korunaklı hayatlar yaşayan üstün bir ırk, diğer yanda bu ırkın varlığını sürdürmek için görevlendirilmiş, zor koşullar altında yaşayan ötekiler...
Yüzündeki çirkin yara izi yüzünden kusursuzların dünyasından ucube olarak dışlanan bir kız, bu üstün ırkın bilinmeyen gerçeklerini ortaya çıkaracak bir güce sahiptir; çünkü geleceğin kaderi, bu kıza ait eski ve gizemli bir kurdelenin ucundadır...

ASİL KAN (PRIZED)
Her şey karardığında geriye kalan tek kalkanın, inancındır...
Sadece kadınların sözünün geçtiği, erkeklerin köle olarak hayat sürdüğü Sylum'da zincirin başka bir halkası olmayı reddeden Gaia'nın bilinmeze giden hikâyesidir bu.
Geçmişini ardında bırakarak, sadece inancı ve masumluğuyla hareket eden bu genç kızın perde arkasında dönen oyunlara karşı dimdik duruşudur.
Aşka saygısı, sadakati ve geleceğe karşı duyduğu sorumlulukla zorluklara karşı verdiği mücadelenin anlatıldığı güçlü bir destanın satırlarıdır…

SONSUZ YEMİN (PROMİSED)
Onun Kararı, Onun Sesi, Onun İsyanı
Klanıyla birlikte yepyeni bir başlangıç için yola çıkan gözüpek bir lider, güçlü bir kadın ve idealist bir âşık: Gaia!_
Halkı için umut vaat eden Wharfton artık hiç de Gaia'nın bıraktığı gibi değildir. Duvar içindeki hayata yeni bir şekil verip insanlığı yeniden tanımlama imkânı sunan, doğru genlere sahip bebekler paha biçilemez birer ticaret eşyası haline gelmiştir. __İsyanın ayak sesleri usul usul yaklaşırken, insanlığın kaderi Gaia'nın ellerindedir.

YORUMUM:
İki şehir var. Biri Anklav; zengin,ayrıcalıklı kesimin şehri. Diğeri Wharfton. Bu şehirler birbirinden duvarla ayrılıyor ama aslında birbirlerine göbekten bağlılar. Fakirlere elektrik,su veriliyor. Hem de sınırlı... Bunun karşılığında her ay üç çocuk alıyorlar. Gaia ve annesi de ebe olarak bu çocukları sobeleyen kişiler. Anklav, Gaia'nın annesi ile babasını tutukluyor. Kızımızın uyanmasını bekliyoruz. Ama 3 hafta daha çocukları vermeye devam ediyor. Hatta üç kitap boyunca uyanıp uyanmadığına pek emin olamadım diyebilirim.
Gaia, baş karakterimiz. Böyle karaktersiz bir karakter daha görmedim. Leon olmasa başına geleceklerin haddi hesabı yok. Buna rağmen iki erkekten daha elektrik almakta sakınca görmüyor trafo.
Okudum ama niye okudum bir sorun. Sırf meraktan. Merak ettim; ne olacak, nasıl bağlayacak olayları yazar diye. Kitap meraklandırdığı için değil, benim salaklığım. İnsanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş :P
Tabi ki bu benim yorumum. Beğenenlere saygım sonsuz. Zevkler tartışılmaz.