distopya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
distopya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Haziran 2015 Cuma

KİTAP YORUMU***THE 100-KASS MORGAN

THE 100-KASS MORGAN



Onlar Yalancı, Onlar Hırsız, Onlar Asi, Onlar Kahraman Onlar İnsanlığın Kaderini Belirleyecek 100 Genç...


Yaşanan nükleer felaket dünyanın sonunu getirmiş, bu büyük felaketten sağ kurtulan insanlar 300 yıl boyunca Dünya'nın yörüngesindeki bir uzay gemisinde varlıklarını sürdürmüştür. Tükenmeye yüz tutan kaynaklarla koloniyi ayakta tutmaya çalışan yöneticiler, nüfusu kontrol altında tutmak için en sert tedbirleri almakta, hafif suçlar için bile idam cezası uygulanmaktadır. Öyle ki çocuk suçlular on sekiz yaşına geldiklerinde idam edilmektedir. Ama ölümlerini bekleyen bu gençlerin artık çok önemli bir görevi vardır. Gözden çıkarılmış genç suçlulardan oluşan 100 kişilik bir ekip, geçen zaman içinde yerleşime hazır hale gelip gelmediğini test etmek için Dünya'ya gönderilecektir. Koloninin geleceği, onların elindedir. 



100 ekibi farklılıklarını, geçmiş hesaplaşmalarını bir kenara bırakıp birleşmeli ve bilinmezlerle dolu Dünya'da hayatta kalmaya çalışmalıdır. Ama ihanetler, sırlar, henüz bitmemiş ve yeni başlayan aşklar gün yüzüne çıktıkça bir arada kalmaları gittikçe zorlaşacaktır.
(Tanıtım Bülteninden)

Nükleer felaketten sonra yok olan dünyadan kurtulan insanlar, bir uzay gemisiyle uzayda 300 yıl yaşamlarını sürdürürler.Üç koloniden oluşan bu gemide yaşama devam edebilmek adına çok sert kurallar vardır.En hafif suçlarda bile ölüm cezası uygulanmaktadır.18 yaşına bastıklarında tüm suçlular uzay boşluğunda ölüme terkedilmektedir.Teknik bir sorun yüzünden oksijenleri tükenmeye başlayan gemide yöneticiler tutuklu olan ve idamını bekleyen 100 genci dünyaya göndermeye karar verirler.Eğer bu 100 genç dünyada hayatta kalır ve dünyanın yaşanabilecek bir yer olduğunu doğrularlarsa kolonideki insanlar kurtulacak ve dünyaya geri dönebileceklerdir.Bu suçluların arasında doktor olan ailesi yöneticiler tarafından öldürülmüş ve kendiside ölüm cezasına çarptırılmış,doktorluk eğitimini tamamlayamayan Clarke ve peşinden sevgisi uğruna suç işleyip dünyaya onunla birlikte giden başkanın oğlu Wess'de var.Dünyaya ayak basan bu 100 gencin başına gelenler,yaşadıkları,aşkları ve birbirlerine karşı sert tutumları birarada yaşamalarını zorlaştırır.Dünyayı keşfetmeye başlayan bu gençler artık yaşam mücadelesi vermeye başlarlar.

Yine bir distopya yine hayal kırıklığı.Diziye çevrilen bir kitap olduğu için ilgimi çok çekmişti açıkçası.Muhteşem bir hikaye olduğunu düşünüp başladım ve sonuç hüsran oldu.Kitap başlangıçta harika gidiyor ve sizi içine çekiyor.İlerledikçe neler olacağını merak edip heyecanlanıyor okuyan.Ama ilerleme yok hatta bir durağanlık bir sıkıcılık.Dört karakter üzerinde durmuş yazar.Kim kimdir,suçu nedir,ne olmuş,nasıl olmuş anlayamıyor insan.Geri dönüşler çok karışık.Böyle olunca hikayeyi anlamak ve kitabın içine girmek mümkün olmadı benim için.Hikaye ve karakterler ilgi çekici ve merak uyandırıcı tabi yazar yazabilseydi :D Becerememiş katletmiş hikayeyi.Kısaca giriş muhteşem,gelişme felaket,son idare eder.Beğenmedim,beğenmedim,beğenmedim,

Kitaptan sonra merak edip diziye başladım.Eğer kitabı dizinin senaristi yazsaydı olay olurdu herhalde.Çünkü dizi için söyleyebileceğim tek şey MUHTEŞEMMMM. İki sezon çekilmiş diziyi iki günde tüm işimi gücümü bırakarak izledim.Nefes kesici,sürükleyici,tırnak kemirten karakterleriyle büyüleyici ve etkili bir işe imza atmışlar.Kitapta bizi sıkıntıdan öldüren Clarke,Bellamy ve Octavia'yı dizide muhteşem karakterler haline getiren senaristi ayakta alkışlıyorum.Üçüncü sezonu sabırsızlıkla bekliyorum.

KİTAP YORUMU***KURUCUNUN KIZI-AMY ANGEL

AMY ANGEL-KURUCUNUN KIZI


Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde yok edilmiş, sadece küçük bir grup hayatta kalmıştı. Geriye kalanları kimin yöneteceği konusunda Lattimer'lar ve Westfall'lar arasında çıkan savaşı Westfall ailesi kaybetmişti. Ve beş yıl sonra barış ve kontrol, her yıl yapılan bir törenle, kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerinin evlendirilmesiyle sağlanmaktaydı. 

Bu yıl benim sıram gelmişti. Benim adım Ivy Westfall ve görevim basitti: Başkan'ın oğlunu, müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak. Ama görünen o ki, Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz, zalim bir çocuk değil. Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir. Ama kaderimden kaçmama imkân yok. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim. Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım… 

"Bir oturuşta okudum. İ-NA-NIL-MAZ-DI! O nasıl bir sondu öyle?!" - Wendy HIggIns, Tatlı Şeytan ve 
-Tatlı Tehlike romanlarının yazarı-

"Etkileyici ve ince düşünülmüş bir dünya, merak uyandırıcı bir başlangıç, cesur bir kahraman." ?
- KIrkus RevIews-

"Güçlü karakterler, karmaşık ilişkiler, politik entrikalar ve ihanet, kitabı elinizden bırakmanıza engel olacak; daha fazlası için sabırsızlanacaksınız!" 
-School LIbrary Journal-

"Kurucunun Kızı'nda bir distopyada arayacağınız her şey var: tüyler ürpertici bir olay örgüsü, heyecan verici karakterler ve her kelimesi özenle yazılmış bir hikâye."
-InsIghtful MInds RevIews-
(Tanıtım Bülteninden)

Savaşın yok ettiği bir dünyada kalan , çitle çevrili bir avuç toprak parçasında hayatlarına devam eden bir topluluğun güç mücadelesini anlatan bir distopya Kurucunun Kızı.

Kurucunun kızı İvy ve Liderin oğlu Bishop evlenmek zorundadırlar.Çünkü bu toplulukta 16 yaşına gelen her erkek ve kız lider tarafından ayarlanan bir kanunla evlendiriliyorlar.Buna karşı gelenlerin ölüm cezasına çarptırıldığı bu geleneğin amacı nüfusu düzenli olarak arttırmak.İvy'nin tek amacı bu evlilik sayesinde Liderin oğlunu öldürmek ve babasının başa geçmesini sağlamak.Babası ve ablası tarafından bu görev için yetiştirilen İvy, Bishop'la evlenir ve amacını gerçekleştirmek için kolları sıvar.Ama gün geçtikçe Bishop'un ailesinin anlattığı gibi biri olmadığını anlar ve ailesinin amacını sorgulamaya başlar.Üstelik Bishop İvy'e uzun zamandır aşıktır.İvy'de Bishop'a aşık olunca her şey tersine döner.Ve İvy herkesi şok eden ama Bishop'u mahveden bir kararla bu işe bir son verir.

Bence en sıkıcı distopya olarak tarihe geçmeli.Baştan sona kadar ağır ve sıkıcı buldum.Kitap tek bir karakterin üstünde durmuştu.İç sesleri çok uzatmış yazar.Konu akıp gitmedi maalesef. İvy'nin düşünceleri,hareketleri ve yaşadıkları arasında dönüp duruyor hikaye. Sona kadar zor geldim.Ama Finali merak uyandırıcı ve şok edici yazarak beni dumura uğrattı yazar.Şimdi ikinci kitapta daha heyecanlı,sürükleyici ve akıcı bir hikaye bekliyorum.

Kısaca arkadaşlar ben beğenmedim ilk kitabı.İkinci kitapta fikrim değişir mi onuda çıkınca okuyup paylaşırım.

2 Haziran 2015 Salı



BİRTHMARKED SERİSİ - CARAGH M. O'BRİEN


DOĞUM LEKESİ (BİRTHMARKED)
Geleceğin dünyasında insanoğlu ikiye bölünmüştür.
Bir yanda son derece ihtişamlı ve korunaklı hayatlar yaşayan üstün bir ırk, diğer yanda bu ırkın varlığını sürdürmek için görevlendirilmiş, zor koşullar altında yaşayan ötekiler...
Yüzündeki çirkin yara izi yüzünden kusursuzların dünyasından ucube olarak dışlanan bir kız, bu üstün ırkın bilinmeyen gerçeklerini ortaya çıkaracak bir güce sahiptir; çünkü geleceğin kaderi, bu kıza ait eski ve gizemli bir kurdelenin ucundadır...

ASİL KAN (PRIZED)
Her şey karardığında geriye kalan tek kalkanın, inancındır...
Sadece kadınların sözünün geçtiği, erkeklerin köle olarak hayat sürdüğü Sylum'da zincirin başka bir halkası olmayı reddeden Gaia'nın bilinmeze giden hikâyesidir bu.
Geçmişini ardında bırakarak, sadece inancı ve masumluğuyla hareket eden bu genç kızın perde arkasında dönen oyunlara karşı dimdik duruşudur.
Aşka saygısı, sadakati ve geleceğe karşı duyduğu sorumlulukla zorluklara karşı verdiği mücadelenin anlatıldığı güçlü bir destanın satırlarıdır…

SONSUZ YEMİN (PROMİSED)
Onun Kararı, Onun Sesi, Onun İsyanı
Klanıyla birlikte yepyeni bir başlangıç için yola çıkan gözüpek bir lider, güçlü bir kadın ve idealist bir âşık: Gaia!_
Halkı için umut vaat eden Wharfton artık hiç de Gaia'nın bıraktığı gibi değildir. Duvar içindeki hayata yeni bir şekil verip insanlığı yeniden tanımlama imkânı sunan, doğru genlere sahip bebekler paha biçilemez birer ticaret eşyası haline gelmiştir. __İsyanın ayak sesleri usul usul yaklaşırken, insanlığın kaderi Gaia'nın ellerindedir.

YORUMUM:
İki şehir var. Biri Anklav; zengin,ayrıcalıklı kesimin şehri. Diğeri Wharfton. Bu şehirler birbirinden duvarla ayrılıyor ama aslında birbirlerine göbekten bağlılar. Fakirlere elektrik,su veriliyor. Hem de sınırlı... Bunun karşılığında her ay üç çocuk alıyorlar. Gaia ve annesi de ebe olarak bu çocukları sobeleyen kişiler. Anklav, Gaia'nın annesi ile babasını tutukluyor. Kızımızın uyanmasını bekliyoruz. Ama 3 hafta daha çocukları vermeye devam ediyor. Hatta üç kitap boyunca uyanıp uyanmadığına pek emin olamadım diyebilirim.
Gaia, baş karakterimiz. Böyle karaktersiz bir karakter daha görmedim. Leon olmasa başına geleceklerin haddi hesabı yok. Buna rağmen iki erkekten daha elektrik almakta sakınca görmüyor trafo.
Okudum ama niye okudum bir sorun. Sırf meraktan. Merak ettim; ne olacak, nasıl bağlayacak olayları yazar diye. Kitap meraklandırdığı için değil, benim salaklığım. İnsanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş :P
Tabi ki bu benim yorumum. Beğenenlere saygım sonsuz. Zevkler tartışılmaz.