HOLLY BLACK-BUZ KENTİN EN SOĞUK KIZI
"Kimse holly black gibi yazamıyor. Buzkent en sevdiğim fantastik roman mekânlarından biri oldu."
- John Green-
Buzkent tüyler ürperticiydi. Tana bunu herkesten iyi biliyordu. Görkemli bir kafes,
tehlikeli bir hapishaneydi. Lanetliler ve onlarla eğlenmek isteyenler için kusursuz bir mezarlıktı.
Tana'nın dünyasında Buzkent denen, duvarlarla çevrili şehirler vardı. Karantinaya alınmış canavarlarla insanların yaşadığı Buzkentler, av ve avcının bir arada olduğu kanlı bir hapishaneydi. Ve Buzkent'in kapısından bir kez içeri girince, bir daha çıkamazdınız...
Tana son derece sıradan bir partinin sabahında uyandığında, kendini cesetlerin arasında bulacaktı. Korkunç katliamdan onun dışında iki kişi daha sağ kurtulmuştu. Tana'nın sevimli eski erkek arkadaşı ve korkunç bir sır saklayan, gizemli bir genç adam. Tana; üçünün de hayatını kurtarmak için bildiği tek yolu izleyecek, doğruca Buzkent'in dehşet verici kalbine gidecekti.
"Zengin bir atmosfere ve karmaşık karakterlere sahip müthiş bir hikâye."
-VERONICA ROTH, "Uyumsuz Üçlemesi"nin yazarı-
"Karanlık bir şölen. Okurken heyecan ve tedirginlikten yerinizde duramayacağınız bir roman."
-Entertainment Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)
Dünya artık vampirlerle dolu.Buzkent adını verdikleri çevrili bir yerde yaşıyorlar ve herkes buraya gidip soğuk olma peşinde.Vampirlerin insanlara bulaştırdıkları virüse soğuk denilen bu yerde her şey var.Eğlence,zevk,sefa...
Tana virüs bulaşıp vampire dönüşen annesi babası tarafından öldürülmüş ve vampirlikten son anda kurtulmuş on yedi yaşında bir kız.Kızkardeşi ve babasıyla sıradan bir hayat yaşıyo.Bir gece arkadaşlarıyla beraber gittiği partide sabah banyoda uyanıyor.Ne olduğunu anlayamayan Tana banyodan çıktığında bir katliamla karşılaşıyor.Tüm arkadaşları vampirler tarafından öldürülmüş.Sağ kalan tek arkadaşı eski sevgilisi Adrian.Yatağa bağlı bulduğu Adrian'ın yanında birde bağlı vampir bulan Tana onlarıda kurtararak kana susamış vampirlerden kaçar.Kaçarken vampirlerden biri Tana'yı ayağından yaralar.Virüsü kapmış olabileceğinden endişelenen Tana artık eve dönemez.Kan açlığıyla kendine saldıran Adrian ve onu kurtaran esrarengiz yakışıklı vampir Gavriel'le beraber Buzkent'e doğru yola çıkar.Tek sorun Buzkent'e giren bira daha çıkamaz.Tana'nın tek bir hedefi var.Virüsü yenip vampir olmadan evine geri dönebilmek.
Güneşe çıktıklarında yanan klasik vampir kitaplarından biri.Okunabilir fena değil.Geri dönüşler çok karmaşık ve konuyla bağlantısızdı.Ne olduğunu nasıl olduğunu anlamak için aynı yeri bir kaç kere okudum.Tana çok güçlü bir karakterdi.Okurken hayran oluyorsunuz.Aşk adına pek fazla bir şey yok hikayede.Beklentiniz bu yöndeyse hayal kırıklığına uğrarsınız.En iyi yönü seri olmaması.Okundu ve bitti.Harika bir hikaye değil ama beğenenler çıkabilir.Tanıtımda dedikleri gibi heyecanlanıp yerinde duramadığım bir roman değildi yaniiii....
Bu kitabı da beğenerek okudum.Her şeyden önce alışagelmiş vampir romanslarından değildi,bu kitapta kahraman esas kızdı,tabi fantastik olduğundan dolayı bazı sahneler inandırıcılıktan uzak da olsa,kızın bazı tavırları abartılmış olsa da benim açımdan kabul gördü.Hatta neden seri değil ki keşke devamı da olsa dedim ve anında kendime tokadı çaktım ;)
YanıtlaSilO tokadı çakmasaydın ben zevkle çarpardım :) şu serilerden çektiğimizi daha da artırmaya gerek yok :)
YanıtlaSil