Fi, Çi, Pi üçlemesinin bu ilk kitabının başında Akilah, “Bu kitap herkes için yazılmadı,” diyor ve ekliyor: “Farkındalığın ne kadar önemli olduğunu, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, doğduğumuz andan itibaren olmamız gerekenden uzaklaştırılarak prototip bir toplum yaratığına dönüştürülmek için işkencelere maruz kaldığımızı, bu insansı hayvanın ‘kişi’ olabilmek için varlığı adına yapması gereken en önemli şeyin, kendini günlük yaşamdan koruyarak bireyselliğini keşfetmesi gerektiğini, kutsal ‘merak’ımızın kendi potansiyelimiz dışında her yere yöneltilerek zehirlendiğini, asıl değerli olanın bizim için önemsizleştirilmeye çalışıldığını fark etmiş ya da fark etmeye hazır herkes için yazıldı, gerisiyse hikaye.”
Fi, kendi potansiyelini keşfetme cesaretini gösterebilmiş dört gerçek kişinin hikayesi.
Ne pahasına olursa olsun açlığını çektiği şeyin peşine düşme cesaretini gösteren acımasız bir avcının (Can Manay), köşeye sıkışmışlığın içinden mucizeyle kendi potansiyeline doğan bir savaşçının (Özge), kendi yeteneğinin ağırlığı altında ezilen bir müzisyenin (Deniz) ve lanetlenmiş şanssızlığının içinde hayatta kalmayı başarmış bir bilgenin (Bilge) hayata nasıl sahip çıkacaklarını ve hayata sahip çıkanların dünyayı nasıl değiştirebildiğini anlatıyor Fi.
Kitapta, bu dört insanın deneyiminin içinde kaybolmak yerine, deneyime nasıl sahip olduklarını okuyoruz. Hesapsızca, hadsizce, korkusuzca var oluyorlar; içlerindeki Tanrı’ya yakışırcasına.
Fi aşkın, ihtirasın, manipülasyonun, nefretin, acının, keşfin, cinselliğin ama en çok da cesaretin hikayesi. Çatlama cesareti gösteren tohumların hikayesi.
Benim Yorumum : Kısa sürede zevkle okuduğum kitaplardan. Ancak kitap bitmiyor. Bitmiyor çünkü to be continue şeklinde 2. kitaba geçiş yapıyor. Onu da okudum. Ancak yine bitmedi. 3. kitaba geçiş derken orada kaldım. Henüz o kitabı alamadım. Tavsiye ederim, dili güzel, kurgu güzel, zeka güzel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder